
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka, eşler arasında kararlaştırılabilir. Protokolde eşlerin yazdığı şartlara göre mahkemece karar verilir. Ancak, bazı durumlarda hakim bu protokole müdahale edebilir. Tarafların kendi başlarına karar verme iradesi, davada mutlak bir karar olarak düşünülmemelidir. Detaylı olarak açıklamak gerekirse; anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakası kararlaştırılması tarafların serbest iradesine bağlı kılınmıştır. Bu durumda, eşlerin birbirine ödedikleri nafaka ile ilgili taraflar serbestçe karar verebilir. Ancak, çocuk için ödenen iştirak nafakası hakimin kararı ile kesinleşir. Burada hakim, çocuğun üstün yararını gözetir.
Anlaşmalı boşanma sebebi ne olursa olsun, tarafların anlaşmasına bağlıdır. Bu dava türünde taraflar nafaka konusunda anlaşma sağlamalıdır. Kural olarak belirlenen nafaka miktarı üzerinden hakim kararını hükmeder. Anlaşmalı boşanma davasında nafaka kural olarak yaşam sonuna kadar ödenir. Ancak, eşler bu konuda anlaşma sağlayarak belli bir süre ile nafaka ödemesini kısıtlayabilir. Uygulamada, çalışan eşlerin boşanma davasında birbirinden talep ettikleri nafaka genellikle kabul görmez. Anlaşmalı boşanma davasında bazı durumlarda, çalışan eş lehine dahi nafaka kararı verilebilir.
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka dendiğinde akla, yoksulluk ve iştirak nafakası gelir. Bu yazımızda, anlaşmalı boşanma davasında nafaka ile ilgili tüm önemli noktalara değindik. Kürşad Arı Hukuk ve Danışmanlık, anlaşmalı boşanma davasında nafakayla ilgili sizlere en doğru bilgileri sunmayı hedefler.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Nedir?
Anlaşmalı boşanma davasında önemli sonuçlardan biri de tarafların boşanmanın mali sonuçları hakkında anlaşmış olmasıdır. Boşanmanın mali sonuçlarından biri olan nafaka, anlaşma konuları içinde ilk sırada yer alır. Nafaka, yasaların belirlediği durumlara göre mahkemece hükmedilir. Genellikle zor durumda olan tarafa nafaka ödemesi, kanunda belirtilen yükümlüler çerçevesinde verilmesi gereken yardım olarak tanımlanır. Anlaşmalı boşanma davasında da taraflar birbirinden nafaka talep edebilir.
Anlaşmalı boşanmada taraflar nafaka ile ilgili anlaşamazlarsa, artık anlaşmalı boşanma çekişmeli boşanma davasına dönüşür ve çekişmeli boşanmaya dair yargılama usulleri uygulanır. Bu açıdan anlaşmalı boşanmada tarafların, nafaka ile ilgili mutabakata varması önemlidir. Anlaşmalı boşanma davasında, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası söz konusudur.
Türk Medeni Kanunu 166/3 maddesi hükümlerine göre evlilikleri en az bir yıl süren eşlerin birlikte başvuru yapması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasından kaynaklı anlaşmalı olarak boşanabilirler. Bir evlilik kurumunun anlaşmalı boşanma davası ile sonuçlanabilmesi için hakimin tarafları karşısında dinleyerek, iradelerini serbest olarak açıkladıklarına kanaat getirmesi gerekir. Ayrıca tarafların, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hakkında sundukları protokolün de mahkemece kabul edilecek düzeyde olması gerekir.
Türk Medeni Kanunu 166/3 maddesi hükümlerindeki asgari süre ve usule ilişkin ayrıntılar için anlaşmalı boşanma şartları, süresi ve ücreti rehberine göz atabilirsiniz.
Hakim hüküm verirken, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurur. Tarafların hazırladığı anlaşmada gerekli görürse hakim bazı değişiklikler yapabilir. Taraflarca da bu değişikliklerin kabul edilmesi ile boşanma kararı hükmedilir. Tarafların değişiklikleri kabul etmemesi durumunda ise anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası olarak devam eder.
Anlaşmalı Boşanma İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka için gerekli şartların oluşması gerekir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır.
Anlaşmalı boşanma davasını eşler birlikte açmalı veya bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eş kabul etmelidir.
Hakimin tarafları bizzat dinlemesi ve eşlerin iradelerini serbestçe açıkladığına kanaat getirmesi gerekmektedir.
Eşlerin boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında protokol oluşturmaları veya bu hususlarda anlaşmış olmaları gerekir.
Anlaşmalı Boşanmada Taraflar Yoksulluk Nafakası Talep Edebilir Mi?
Boşanma sebebi ile yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak şartı ile geçimini sağlayabilmek için diğer taraftın mali gücüne göre süresiz olarak nafaka talep edebilir. Türk Medeni Kanunu 175. Maddesine göre yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için aranan şartlar ise şu şekildedir.
Boşanma kararı verilmesinin hemen ardından kararın kesinleşmiş olması,
Taraflardan birinin talepte bulunması,
Talep eden tarafın boşanma nedeni ile yoksulluğa düşüyor olması,
Nafaka talep eden eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olmasına bakılır.
Anlaşmalı boşanma davasında, boşanma kararı ile yoksulluğa düşen kadın mahkemeden yoksulluk nafakası talep edebilir. Mahkeme tarafından kadının talebi doğrultusunda gerekli incelemeler gerçekleştirilir ve diğer eşin mali durumu dikkate alınarak uygun bir miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilir. Ancak, anlaşmalı boşanma davasında nafaka miktarı ya da nafaka ödenip ödenmemesinde tarafların kararı etkilidir. Mahkeme, tarafların belirlediği nafaka miktarında değişiklik yapma yetkisine sahiptir.
Anlaşmalı boşanma kararı veren tarafların nafaka konusunda anlaşmalarını boşanma protokolünde açık şekilde belirtmeleri ya da hakim huzurunda ifade etmeleri gerekir. Nafaka konusunda anlaşamayan taraflar, anlaşmalı boşanmanın çekişmeli boşanmaya dönmesine neden olabilir. Türk Medeni Kanunu 176/3. Maddesine göre, “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkmaktadır. Alacaklı tarafın evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. “ hükmü verilmiştir.
Anlaşmalı Boşanmada Taraflar Yoksulluk Nafakası Miktarını Nasıl Belirler?
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka, tarafların ortak anlaşması ile belirlenebilir. Nafaka miktarına karar verilirken, nafakayı ödeyecek eşin maddi gücü dikkate alınır. Ödeme yapacak tarafın maddi gücü ile orantılı bir nafaka miktarına hükmedilir. Türk Medeni Kanunu hükümlerinde hakkaniyet ilkesine göre hareket edilir. Hakkaniyet ilkesi “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.’’ Boşanma davasında, hakim nafaka miktarına hükmederken hakkaniyet ilkesini esas alır.
Anlaşmalı boşanma davalarında nafaka miktarını taraflar kendi iradeleri ile belirler. Ancak, tarafların belirlediği nafaka miktarı, kesin sonuç olarak düşünülmemelidir. Hakim tarafından tarafların belirlediği nafaka miktarı hakkaniyete uygun görülmezse, miktar üzerinde değişiklik yapılması gündeme gelebilir. Hakim tarafların belirlediği nafaka miktarını haklı sebeplere dayandırması ile hakkaniyet ölçüsünde kararını hükmeder. Taraflar, hakim tarafından belirlenen nafaka miktarı üzerinde anlamazsa, anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davası olarak devam eder. Bu açıdan tarafların nafaka miktarı üzerine anlaşması önem arz eder.
Anlaşmalı Boşanmada Belirlenen Yoksulluk Nafakası Nasıl Ödenir?
Medeni Kanun hükümlerine göre yoksulluk nafakası iki şekilde ödenebilir. İlk ödeme yöntemi, toplu olarak yoksulluk nafakası ödeme şeklidir. Bir diğer ödeme yöntemi ise nafakanın irat şeklinde ödenmesidir. Toptan ödeme yönteminde mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarı, bir defada ödenir. Bu ödeme türünde nafaka ödenen taraf maddi olarak rahatlığa ulaşır. Nafaka ödeyen taraf da bu konu ile alakalı tekrardan ilgilenmek durumunda kalmaz. Nafakanın irat şeklinde ödenmesinde ise aylık olarak ödeme gündeme gelir.
Anlaşmalı boşanmada nafaka taraflarca belirlenebileceği gibi toptan ya da irat şeklinde olan ödeme yöntemine de taraflar karar verebilir. Ancak, tarafların birlikte kararlaştırdığı ödeme şeklinin hakim tarafından uygun bulunması ile kesin hüküm verilir. Hakim tarafından tarafların belirlediği nafaka ödeme şekli hakkaniyete uygun bulunmuşsa, buna göre ödeme yapılır. Taraflar arasında nafakanın ödenme şekli ile ilgili herhangi bir anlaşma yoksa ya da yapılan anlaşma hakim tarafından reddedilmişse, hakim yeni bir ödeme şekli belirler.
Anlaşmalı Boşanmada Yoksulluk Nafakası Talep Etme Zorunluluğu var Mı?
Anlaşmalı boşanma davasında, tarafların kararlaştırması gereken zorunlu konuların başında mali konular gelir. Mali konular içinde ilk sırada ise nafaka konusu gelir. Anlaşmalı boşanma davasında, taraflar üzerinde anlaştıkları yoksulluk nafakası miktarı ile ilgili detayları boşanma protokolüne açıkça eklemelidir. Boşanma protokolü hazırlanmayan durumlarda ise hakim karşısında nafaka konusundaki anlaşmalarını ifade etmeleri gerekir.
Anlaşmalı boşanma davasında taraflardan biri, anlaşmalı boşanma protokolünde ya da mahkemede hakim huzurunda nafaka talebinin olmadığını belirtiyorsa, nafaka talebinden feragat etmiş kabul edilir. Anlaşmalı boşanma davasında nafaka hakkından feragat eden taraf, bu feragatından dolayı bir daha nafaka talebinde bulunamaz. Bu bakımdan nafaka ile ilgili feragat edilmesi önemli bir konu olduğu için alanında uzman bir Beylikdüzü boşanma davası avukatı bilgisinden yararlanmanızı tavsiye ederiz.
Anlaşmalı Boşanmada Taraflar İştirak Nafakası Talep Edebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka çeşitlerinden biri de iştirak nafakasıdır. Çocukların bakımına katkı sağlamak üzere, belirlenen tarafa ödenecek nafaka türüne iştirak nafakası adı verilir. Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 maddesinin son cümlesine göre, “Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” Hükmü bulunur.
Bu hüküm ile velayet hakkı kendisine verilmeyen taraf, çocuklar için ödeyeceği nafakayı düzenler. Tarafların boşanmış olması, velayet kendisinde olmayan anne ya da babanın çocuğun bakım ve ihtiyaç giderlerine katılma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İştirak nafakasında çocuğun ihtiyaçları, yaşı, anne ve babanın ekonomik durumu, günün ekonomik durumu göz önünde bulundurulur.
Boşanma davasında kadın velayetin kendisinde kalması ile çocuğunun giderlerinin karşılanması için mahkemeden iştirak nafakası talep edebilir. Mahkeme tarafından erkeğin mali durumu ve çocuğun menfaatleri dikkate alınır ve uygun bir iştirak nafakası miktarı belirlenir. İştirak nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi ile ödenmeye başlar ve kural olarak çocuk ergin oluncaya kadar da devam eder.
Anlaşmalı boşanmada nafaka miktarına ve ödeme süresine taraflar birlikte karar verir. Anlaşmalı boşanma davasının hakim tarafından kabul görmesi için tarafların boşanmanın mali sonuçları ile ilgili anlaşmaya varmış olması gerekir. Maddi ve manevi tazminat gibi nafaka konuları, anlaşmalı boşanmanın mali sonuçlarındandır.
Anlaşmalı boşanmak isteyen tarafların nafaka konusunda anlaşmalarını boşanma protokolünde açık şekilde belirtmeleri ya da hakim huzurunda ifade etmeleri gerekir. Nafaka ile ilgili anlaşamayan tarafların davası, çekişmeli boşanma davası olarak devam eder.
Anlaşmalı Boşanmada Taraflar İştirak Nafakası Miktarını Nasıl Belirler?
Anlaşmalı boşanma davasında iştirak nafaka miktarı belirlenirken, nafakayı ödeyecek tarafında maddi gücü önceliklidir. Aynı zamanda çocukların yaşı, eğitimi, bakım giderleri dikkate alınır ve bunlara göre nafaka miktarı belirlenir. Ergin olan ve ölmüş çocuk için iştirak nafakası ödenmez. Kendisine velayet verilmeyen eş çalışamayacak durumda ise ve başka bir geliri bulunmuyorsa, nafaka ödemeye mecbur bırakılmaz. İştirak nafakası her ay peşin olacak şekilde ödenir. Anlaşmalı boşanmada iştirak nafakası talep ederken her çocuğa özel ayrı bir miktar belirlenir.
Anlaşmalı boşanma davasında, taraflar ödenmesi planlanan nafaka miktarını kendi aralarında belirler. Ancak, tarafların belirlediği nafaka miktarı kesin ödeme sonucunu göstermez. Hakim, tarafların belirlediği nafaka miktarının çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikte olmadığına karar verirse, değişiklik yapabilir. Hakim tarafların belirlediği nafaka miktarını haklı sebepleri gözeterek ve hakkaniyet ölçüsünde belirler. Tarafların hakimin belirlediği nafaka miktarı üzerinde anlaşma sağlayamamaları halinde, anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davası olarak devam eder. Bu açıdan tarafların nafaka miktarı üzerine anlaşmaya varması önemlidir.
Anlaşmalı Boşanmada İştirak Nafakası Talebinde Bulunma Zorunluluğu Var Mı?
Anlaşmalı boşanma davasında boşanma ile yoksulluğa düşen taraf, diğer taraftan yoksulluk nafakası talebinde bulunma hakkına sahiptir. Tarafların anlaştığı yoksulluk nafakası miktarının anlaşma protokolünde ya da mahkemede hakim huzurunda belirtilmesi gerekir. Anlaşmalı boşanma davalarında yoksulluk nafakası talep etmediğini beyan eden taraf, bu hakkından feragat eder. Yoksulluk nafakası hakkından feragat eden taraf, bir daha nafaka talebinde bulunulamaz. Ancak, bu durum iştirak nafakası için geçerli görülen bir durum değildir.
Anlaşmalı boşanma davasında çocukların velayetini alan eş, çocukların bakım ve giderleri için iştirak nafakası talebinde bulunabilir. İştirak nafakasının anlaşmalı boşanma protokolünde ya da mahkemede hakim huzurunda belirtilmemesi durumunda bir hak kaybı oluşmaz. İştirak nafakası çocukların menfaati gözetilerek hükmedildiği için velayeti alan taraf, her zaman iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Bu hususta bir sınır konmamıştır.
Anlaşmalı Boşanma Davasında İştirak Nafakasına Ek Talep Edilebilen Diğer Masraflar Nelerdir?
Anlaşmalı boşanma davasında hazırlanan protokol ile eşler serbestçe iştirak nafakası belirleyebilir. Ortak çocukların başkaca bakım ve eğitim giderlerinin ödenmesine de aralarında karar verebilirler. Protokol hazırlanırken çocuğun hangi masrafının karşılanmasına karar verdiklerini belirtmeleri gerekir. İştirak nafakasına ek talep edilebilecek diğer masraflar;
Çocuğun eğitim aldığı okul ücreti,
Çocuğun okul masrafları,
Çocuğun özel kurs /öğretmen ücreti,
Çocuğun servis ücreti,
Çocuğun özel sağlık güvencesi gibi taleplerdir.
Tarafların çocuğun bakım ve eğitim masrafları ile ilgili özellikle anlaşmış olmaları ve bu konunun hakimin önünde de beyan edilmesi şartı vardır. İştirak nafakası, 18 yaşın altındaki çocuklar için hükmedilir. İştirak nafakası ödenen çocuğun 18 yaşına gelmesi ile kanunda belirtilen özel durumlar dışında ödeme sonlanır.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Nafaka İstemeyen Eş, Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası Talep Edebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davası için hazırlanan protokolde eşlerden biri “nafaka istemediğini” beyan etmişse, söz konusu bu beyan hukuksal anlamda bir feragat değerindedir. Bu durumda kişi, yoksulluk nafakası isteme hakkından feragat eder. Yoksulluk nafakasından feragat eden tarafın, bir daha yoksulluk nafakası talep etme hakkı da ortadan kalkmış olur. Boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında eş kendi için nafaka talebinde bulunamaz. Ancak, çocuk için anlaşmalı boşanma davasında nafaka talep edebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ile bu konuda daha önceki tartışmalar sona ermiş ve tarafların boşanma davasından yoksulluk nafakasından feragat etmesi durumunda, bir daha yoksulluk nafakası talep edemeyeceği açık şeklinde içtihatta bulunmuştur. Anlaşmalı boşanma davasında görüldüğü üzere teknik ve hukuki sonuçları bulunan çeşitli konular söz konusudur.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Yargıtay Kararları
İstanbul BAM, 38. HD., E. 2019/2431 K. 2020/715 T. 16.6.2020
Ayrıca, BK 19 (TBK 26) ve 20. (TBK 27.) maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge umulmadık gelişmeler yüzünden bozulacak olursa, güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (TMK 2) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırmış koşullarla bağlı kalmaları beklenmiyorsa, sözleşmeye hâkimin müdahalesi gündeme gelir. O nedenle, işlem temelinin çökmesi veya tarafların mali durumlarının değişmesi irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın kaldırılmasını veya yeniden belirlenmesini gerektirebilir. Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatları bu doğrultudadır.
Somut olayda; çocukların yaşı, ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları, tarafların ekonomik sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesine göre, mahkemece belirlenen iştirak nafakaları miktarları yerinde görülmüş, ancak artırım oranının, Yargıtay içtihatları uyarınca TÜİK’ce belirlenen ÜFE oranında yapılmasına karar verilmesi gerekirken, TÜFE oranında artırım oranı belirlenmiş olması hatalı görülmüştür. Davalının istinaf talebi, artırım oranı yönünden kısmen yerindedir. Diğer istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf talebinin artırım oranı yönünden kısmen kabulüne, hüküm fıkrasının ilgili bölümünün kaldırılmasına, müşterek çocuklar için hükmolunan nafakaların TÜİK’ce belirlenen ÜFE oranında artırılması yönünde hüküm tesisine, diğer istinaf taleplerinin reddinedair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 16.05.2013 tarih, 2013/803 E. 2013/13916 K sayılı karar
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
Mahkemece, koşullarının gerçekleşmesi üzerine, Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına ve anlaşılan boşanmanın mali sonuçları ile çocuğun durumu hakkında karar oluşturulmuş ise de; anlaşılan bütün hususlara hükümde yer verilmesi gerektiği halde; velayeti anneye bırakılan, tarafların ortak çocuğu 2007 doğumlu Sıla için aylık 200 TL. iştirak nafakasının davacıdan alınıp, davalı kadına verilmesine ilişkin anlaşmaya hükümde yer verilmediği görülmektedir. O halde iştirak nafakası hakkında tarafların vardıkları anlaşmaya uygun olarak hüküm tesis edilmesi gerekirken; bu konuda hüküm oluşturulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi,14.12.2011 tarih, 2011/709 E. 2011/22100 K sayılı kararı
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
Tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıkları, ancak velayeti davalı anneye bırakılan 13.7.1997 doğumlu M. M., 24.03.1998 doğumlu N. ve 10.07.1993 doğumlu olup (10.07.2011 tarihinde ergin hale gelen) G. adlı çocukları için iştirak nafakası konusunda bir anlaşmaları olmadığı halde; mahkemece anlaşmalı boşanmaya karar verildiği ve iştirak nafakası dışındaki hususların kesinleştiği görülmektedir. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için; diğer konular yanında boşanmanın mali sonuçlarından olarak, varsa çocukların iştirak nafakası konusunda da tarafların anlaşmış olması, hakimin bu anlaşmayı uygun bulması gerekir. Tarafların tutanağa geçirilen boşanma anlaşmasında iştirak nafakası konusunda anlaştıklarına ilişkin hiçbir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece taraflara iştirak nafakası konusunda anlaşmalarını bildirmelerinin istenmesi, anlaşamadıkları ve davaya çekişmeli olarak devam etme isteği bildirilmediği takdirde; anlaşmalı boşanma talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; mahkemece bu yolun izlenmemesi hatalı ise de; taraflar iştirak nafakası dışındaki hükümleri temyiz etmediğinden; bu husus bozma nedeni yapılmamış; yanlışlık eleştirilmekle yetinilmiştir.
Sıkça Sorulan Sorular
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Miktarı Nedir?
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka miktarı, herhangi bir alt ya da üst sınıra tabi tutulmamıştır. Taraflar, kendi aralarında anlaştıkları herhangi bir miktarı protokole ekleyebilir. Ancak, hakim karar hükmederken bu miktarın makul ve hakkaniyete uygun olup olmadığına bakar.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Kadın Sonradan Nafaka Alabilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasından sonra kadın, Türk Medeni Kanunu’na göre dava açabilir. Özellikle yoksulluk nafakası, boşanma sonrası sonrasında ekonomik olarak güçsüz durumda olan tarafın geçimini sağlamak maksadı ile ödenir.
Anlaşmalı Boşanma Davalarında Hangi Nafaka Talep Edilebilir?
Anlaşmalı boşanma davalarında iştirak ve yoksulluk nafakası talep edilebilir.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Nafaka İçin Avukat Şart mı?
Anlaşmalı boşanma davasında nafaka konusu biraz kafa karıştırıcı olabileceği için alanında uzman bir aile hukuku avukatından destek alınmasında yarar var.
Av. Mustafa Kürşad Arı
İstanbul doğumlu olan Av. Mustafa Kürşad Arı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamlamış, ardından İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. İstanbul Barosu’na bağlı olarak avukatlık stajını tamamlamış; halen Beylikdüzü’nde kurucusu olduğu hukuk bürosunda serbest avukat olarak hizmet vermektedir.
Ağırlıklı olarak boşanma davaları ve ceza hukuku alanlarında çalışan Av. Mustafa Kürşad Arı, aile hukuku ve ağır ceza davalarında edindiği tecrübe ile öne çıkmaktadır. İstanbul Barosu nezdinde CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) kapsamında da görev almaya devam etmekte; hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma ilkeleri doğrultusunda müvekkillerine profesyonel hukuki destek sunmaktadır.
Av. Mustafa Kürşad Arı
stanbul ilinde doğmuş; ilk ve orta öğrenimini de İstanbul’da tamamlamıştır. Akabinde İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi lisansını tamamlayan Mustafa Kürşad Arı ,İstanbul Barosuna kayıtlı olarak stajyer avukatlık yapmış, günümüzde ise Beylikdüzü’nde kurduğu hukuk bürosunda serbest avukatlık hizmeti vermeye devam etmektedir. Aynı zamanda İstanbul Barosun’da CMK hizmetlerinde avukatlık yapmaktadır.